28 Aralık 2008 Pazar

long way round



yıldız savaşları filmlerinden obi van kenobi olarak tanıdığımız ewan mcgregor ve serpent 's kiss filminde tanıştığı kendisi gibi aktör olan kankası charlie boorman motosiklet üzerine olan ortak tutkuları üzerine konuşurken şu diyalog geçer;

+ charlie, ne dersin seninle şöyle motor üzerinde bi güneye uzansak nassı olur? misal ispanya filan...
- neden olmasın adamım, ben seninle heryere giderim.
+ o zaman boşver ispanya 'yı charlie. dünya turuna çıkalım mı?
- beni bozmaz adamım.

işte bundan sonra meseleyi ciddiyetle ele alan bu iki tip, gidip londra 'da bir ofis tutar, huri gibi sekreterler işe alır, aylarca sürecek hazırlıklara ciddiyetle koyulurlar. her ne kadar charlie, avusturya malı halis toz toprak için imal edilmiş ktm ile gitmek istese de, ktm 'nin bu ikisinin bu yolu bitirebileceklerine ikna olmayınca motosiklet vermekten vazgeçer. şüphesiz ki, bu on bölümlük belgeselin en etkileyici sahnelerinden biri, firmanın müdürü ile konuşup bunu öğrenen ewan mcgregor 'un ağlamamak için yutkunması ve charlie boorman 'ın odasındaki ktm posterini sunturlu bir ingiliz küfür serisi ile yırtması idi.

iki bmw r1150 gs adventure motosiklet ile her türlü off road ve on road motosiklet eğitimi, ilk yardım, terör saldırısını savuşturma, tamir, bakım, onarım, kampçılık derslerini üç ayda tamam ederek londra 'dan marşa basacaklardır. kahramanlarımızın yegane ameli, 150 günde londra 'dan doğuya doğru motor sürerek new york 'a ulaşmaktır. yolları bir çok ülkeden ve zorlu doğa şartlarından geçeceği için yola çıkmadan bu konuları pek güzel etüd ederler. en korktukları bölüm, stalin döneminde zorlu doğa şartlarını yenmek ve devasa rusya topraklarını batıdan doğuya bağlayabilecek bir otoyol açabilmek için tüm aydın ve muhaliflerin çalışmak üzere gönderildiği ve yolun yapımında 20 milyon kişinin ölüp, bizzat yolun inşaatına gömüldüğü için road of bones adını alan güzergahta yapacakları seyahattir. izlemediğiniz için henüz ne kadar cesur olduklarından bihaber olduğunuz kahramanlarımızın seyahatinde onlara çekim ve sağlık ekibi olarak iki destek aracı bir gün arkadan eşlik edecektir.

yolda başlarına neler mi gelecek? ukrayna 'dan itibaren mafyavari bi tipin evinde yusuf yusuf ederek misafir olma, kazakistan 'da polislerin ısrarla eskotluk etmesi ve ancak türkiye 'de olabilir diyeceğiniz her gittikleri yerde zorla yapılan karşılama törenleri, moğolistan 'da yol olmadığı için canlarından bezerek hüngür hüngür ağlayıp korkmaları, sibirya yollarında bırak motoru, devasa rus kamyonlarının bile geçemeyeceği sel taşkınlarında kalmaları, bizim buradaki serçeler kadar büyük sivrisinekler tarafından saldırıya uğramaları ve kıçlarının delik deşik edilmesi, alaska 'da buzullar ve balinalar ile kanada 'da ilk defa ikisine de araba çarpması sayabileceklerimden sadece birkaçı. ayrıca neler yediler bir de onu görün, gözü kulağı sakalı üstünde pişmiş keçi kellesi, hakiki moğol aşı koyun taşşağı çorbası, devasa amerikan hamburgeleri.

üstelik bir de gittikleri her yerde unicef 'in geri kalmış ülke çocukları için kurduğu allaan sittir ettiği yerlerdeki okullar için destek de istemeyi ihmal etmemişler.
bir sene sonra akıllarında en çok kalan ise, yolda karşılaştıkları bütün insanların onlara ne kadar iyi davrandığı ve yardım etmek için çırpındıkları idi.

ihmal etme kardeşim. bırak dizi felan izlemeyi. git bunun dvd 'sinden edin yada internetten download et, izle, hem de harika müzik eşliğinde. çok şey bulacaksın.

15 Aralık 2008 Pazartesi

kontra



motorsiklet nâmlı şeytan arabası kullanmak tecrübesine sahip olanlar iyi bilirler, işbu aracı bir istikâmete sevk etmek için, iyi dinle zira şaşıracaksın, gidonunu ters tarafa çevirmek gerekir.

vakti ile bunları pek çok kez konuştuk. hatta sanırım zipsofism bu mînval üzerine bina edilmiştir. nasıl merhum oğuz atay insan âmelinin tüm unsurlarını trigonometi ile hesap edebileceği nazariyesini ortaya attı ise, ustam inan6666 da fizik ilmini kullanarak benim kavramak konusunda bîçare kaldığım, kağıt üzerinde kargacık burgacık karalamalar veyahut eski yazı ile yazılmış bir takım büyüler gibi görünen hesaplamalar vâsıtası ile aynı neticeye hasıl olabileceğini iddia etmektedir. iddia için bakınız eski dilde fîtne.

madem eyle. şimdi bunu çezdirsin de görelim diye oturdum, bunların hepisini onun lâfzından derledim. bir takım kefere îlim adamları, aynı onun uçan cisimlere yaptığı üzere oturmuşlar, hesabını yapmışlar, formülünü dökmüşler; arka arkaya aynı hatta yolalan iki tekerlek üzerinde seyâhat etmek dûsturunu icra eden motorsiklet vâsıtası, takriben 27 km / s hıza ulaştığında, herhangi bir yöne dönmek istediğinde meydana gelen jiroskop etkisinden dolayı gidonu o istikâmet çevirmek mağrifeti ile hüsn-ü iade edilemez. bilâkis vahşi at misali seni üstünden atar, kendi de gidip cihad esnasında şehit olan yeniçeri misâli bir köşeye yıkılır kalır. işbu düşme anı hızdan dolayı feci bir kazaya sebebiyet verebilir, dahası hayatını bu esnada kaybedebilirsin. sana pek yazık olur. zira bunca yıldır çektiğin dertlere rağmen hala, henüz gençliğinin baharındasın ve dahi yaşanacak çok güzel günlerin var. unutma; jiroskop etkisi vâsıtanın tekerleğinin çapı ile âlakalıdır diye biliyorum.

imdi, motorsiklet vasıtasını virajlarda doğru istikâmete sevk etmek için, gidonunu ters yöne çevirmek gerektiğini yukarıda söylemiştim. işte bu fennin sırrı fizik ilminde yatar ve adı da kontra diye konulmuştur. üstelik mûcidi de aha bu motorsikletten daha tehlikeli bir vâsıta olan ve inan6666 'nın de ekmek kapısı olan tâyyareyi de icâd eden muhterem wright biradelerdir. bu teknik hadiseyi ister kabul et, ister etme, kardeşin bunu kendi gözü ile bizzat tecrübe etmiştir, ve dahi hergün etmektedir. şu senin sevmediğin ekşi sözlükteki münazarada da söylendiği gibi, eğer motorsiklet ile sabah evden çıkmış ve akşam sağsalim dönebilmiş isen bunu ancak ve ancak kontra tekniğini icra ederek yapabilirsin.

şimdi, bir takım âklı evvellerin oturdukları sıralarda genç lise talebeleri misâli depreşip durduklarını, fısır fısır aralarında tefsir ettiğim tedrisat ile dalga geçtiklerini kürsümden rahatlıkla görebiliyorum. söyle o keratalara sessiz olsunlar. zira bilirsin kafamın tası atarsa ağzımı bozarım. ne ise, işbu haylazların söylemek istedikleri şudur; ama hocam biz daha geçen gün motogp 'nin dubai ayağında gördük ki, 46 numaralı forma ile yarışan ve hakiki kahramanmaraşlı olan doktor lakaplı valentino rossi üstâdımızın viraj dönmek üzere motorsikletini yana yatırmaktan başka birşey yapmadığınw bizzat şahidiz. işte bu itiraz bir göz yanılmasından ibarettir. bunu ekşi sözlük 'teki münzaradan tetkik etmen icap eder. ancak netice doğrudur. motorsiklet süvarisi virajda, aha bak bunu da ustamdan kaptım, açısal momentum nedeni ile düşmemek veyahut merkezkaç kuvveti ile savrulmamak içün motorsikletini virajın içine doğru yatırmak mecburiyetindedir. aksi takdirde bir pazar günü piyer loti 'deki masamda sevgilime yazdığım ve rüzgarda uçarak kaybolan mektup misâli vâsıtasının üzerinden uçup gider, ve dahi savrula savrula parçalanır yokolur.

netice; bu hadiseyi neden anlattım? bunun yegâne izahı bizim yine her zaman üzerinde tartıştığımız türk 'ün istikbâli meselesine dokunmasıdır. zannımca türk milleti olarak, başımıza gelen binbir musibeti, belayı atlatmak için tabii olarak her virajda kontra veriyoruz. işte bu mağrifet ile sağ kalıyoruz. bunu yapmak için ne yapıyoruz? akl-ı selim 'in işaret ettiğinin tam tersini yapıyoruz, bunu bilmeden yaptığımız hâlde doğru istikâmete gidiyoruz, hakîki menzile varıyoruz.

ya sâbır ya hâk.

wiki makalesi

ekşi sözlük entry 'si

10 kasım



Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.

30 Ekim 2006 1933, Cumhuriyet Bayramı Açılış Konuşmasından